E-V-L-E-N-İ-Y-O-R-S-U-N-U-Z...

E-V-L-E-N-İ-Y-O-R-S-U-N-U-Z...


08.02.2018


En sevdikleriniz; aileniz, dost ve arkadaşlarınız, müstakbel eşiniz ve tabii siz bu büyük günün hayatınızın yeni döneminin de başlangıcı olduğunu bilerek heyecanlısınız. Her gününüz hazırlık yaparak geçiyor ve adeta zaman yetmiyor fakat evlilik hazırlıklarınızın tam olduğuna emin misiniz? 
Büyük gün yaklaştıkça sevinciniz, heyecanınız artıyor artmasına ama bir de o büyük günün korkusunu yaşayanlar var: Evlilikten kim mi korkar ?

Hiç de az değil o korkuyu yaşayanlar; çaresizlik, yalnızlık, ve korkularını kimselerle paylaşamayanlar, bu koca yalnızlığı kimselerle konuşup azaltamayanlar var... İşte bu yazı onlar için yazıldı.

Yanlış anlaşılmasın! Bu korku sanıldığı gibi sadece topluma karışmamış, henüz çok genç, öğrenim hayatı olmamış, iş hayatına girmemiş kişilerin değil güçlü, ayakları üzerinde rahatlıkla durabilen, kendinden emin, doktor, avukat, mühendis, öğretmen, hemşire olmuş nicelerinin de kabusu maalesef. Hatta eğitim düzeyi yüksek, otokontrolü fazlaca gelişmiş, toplumsal kurallara nispeten fazla bağlı kişilerde daha sık yaşanabilen bir sorun.

Artık evleniyorsunuz ve toplumun  konuşmamanızı, sormamanızı, öğrenmemenizi istediği cinselliğinizin bir parçası olan seks artık sizin evlilikle birlikte tescillenecek “göreviniz” olmak üzere...

Bugüne kadar hep uzak kaldığınız belki günah saydığınız bir görev var sizi bekleyen çünkü evlenecek ve kadın olacaksınız. 

Cinsel işlev bozuklukları olarak genelleyebileceğimiz vajinismus, bu sorunu yaşayan ya da yaşayacak olanların bir kısmında “bedensel” bir kısmında ise “psikolojik” faktörlere bağlı olabilir. Bu faktörler doğuştan gelen özellikler olabileceği gibi yetiştirilme koşulları, ailenin tutumu, eğitim düzeyi, sorunu yaşayan bireyin yetiştiği alt kültürün cinselliğe bakışı, yaşanılan psikolojik travmalar, cinsellik konusunda kulaktan dolma bilgiler, ilk gece yaşadıklarını korkunç hikayeler olarak anlatanlarla aynı ortamlarda bulunmak, aile baskısı ile cinselliğin ayıp ya da günah olduğu belletilmiş ya da henüz çocukken belki de cinsel tacize uğramış ve bunu kimselerle paylaşamamış kişiler olabilir…Severek evlendiği adamın elinden tuttuğunda bile dünyanın en mutlu insanı olabilen ama evlenip de birbirlerine ait olma vakti geldiğinde gözleri kararan, nefes alamayan, ağlama krizlerine girenler sandığımızdan çok daha fazlalar...Böyle zamanlarda genellikle çiftler önce zamana bırakmaya karar veriyorlar, biraz daha bekleyince her şey kendiliğinden düzelebilir umuduyla fakat maalesef her deneme hüsranla sonuçlanıyor. Korku, sinir bozukluğu ve zamanla suçluluk, kızgınlık da başlıyor.
Bilinmesi gerekiyor ki yıllarca bu sorunla yaşayan çiftler var çevremizde. 

HER 10 ÇİFTTEN BİRİ ...
Kimi çiftler bu dönemde en yakın arkadaşları ile konuşmayı başarabiliyor ve yeni fikirlerle tekrar deneyecek gücü bulabiliyorlar: “Akşam bir kaç kadeh bir şey için” (iyi ya belki de siz hiç içki içmediniz) “ağrı kesici ilaç kullanın”, “uyuşturucu kremler varmış onlardan bol bol sürün”... 
İyi niyetli bu öneriler maalesef genellikle işe yaramıyor. Şimdi artık sizin profesyonel bir destek almanız gerekli. 
Biz uzmanlar yaşadığınız bu can sıkıcı ve zor sürecin hayatınızın en önemli sorunlarından biri haline gelmemesi için evlendiğinizde 1 aylık deneme süresinden sonra bir uzmana başvurmanızı tavsiye ediyoruz.
Evlenirken her ayrıntısına hazırlandığınız bu yeni hayatınızın “bir olmak” kısmına hazırlanmak neden aklınıza gelmedi?

Evlilik hazırlıklarının içinde aslında cinsel eğitim, korunma yöntemleri, gebelik gibi bilgilendirildiğinizde daha sağlıklı ve mutlu bir özel hayatları olabileceğini günümüzde çok az sayıda çift biliyor ve uyguluyor zira toplumsal baskılar maalesef cinselliği görmezden gelip bu konuda bilmenin, sormanın, öğrenmenin “ayıp” olarak algılanmasına neden oluyor, çoğu zaman günah ve günahkarlık kavramları cinselliğe atfedilebilir. Bu baskılar da kaçınılmaz olarak toplumu her aşamada olumsuz etkilemektedir.

Tüm bu kaotik ortamın her zaman olduğu gibi tek sağlıklı çıkışı var eğitim. Ergenlik öncesi “cinsel eğitim”, ergenlik sonrası ise “seks eğitimi” ile kaş yaparken göz çıkarmadan bu durumun üstesinden gelmek mümkün olabilir. Bu eğitimler sırasında var olan yanlış cinsel bilgilerin değiştirilmeye çalışılması da eğitim sürecinin bir parçasıdır.

Cinsel Eğitim Sırasında Ana Başlıklar Halinde Özetlenecek Olursa:
1.Cinsel organların anatomisi,
2.Kadın ve erkek üreme fizyolojisi,
3.Cinsel birleşme, doğum kontrolü, gebelik ve doğum,
4.Cinsel yolla bulaşan hastalıklar,
5.Cinsel tutum ve davranışların farklılıkları,
6.Evlilik ve ebeveynlik  konularında genel olarak yeterli ve doğru bilgilerin sağlanması amaçlanır.

Hayatımızı bilinçli, sağlıklı şekilde sürdürebilmek ve yaşantıöızın farklı dönemlerinde güvenli ve mutlu olabilmek aynı zamanda çocuklarımızı iyi ve kötüyü ayırt edebilecek şekilde  özgüveni yüksek bireyler olarak yetiştirebilmek cinsel eğitimle mümkündür. Cinsellik bireyi zenginleştiren bir yaşam özelliğidir ve her yaşa uygun cinsel sağlık bilgileri cinsel terapi uzmanlığı olan ilgili hekimler ya da psikologlar tarafından verilebilir, sağlıcakla, aşkla ve mutlu kalın …