Evlilikte Romantizm, Romantik Erkekler, Kadınlar Aslında Ne İster?

Evlilikte Romantizm, Romantik Erkekler, Kadınlar Aslında Ne İster?


17.11.2017


Danışmaya gelen kadınların büyük bir bölümü kocalarının romantik olmadığından yakınıyor. Kimi bunu bir şikâyet konusu, kimi de bir eksiklik olarak dile getiriyor. TV kanallarının yaptığı sokak röportajlarını dinlediğim zaman orada da aynı sitemin yankılandığını görüyorum: “Kocam romantik değil.”

Bazı kadınlar, bunu söylerken boynunu büküyor, kocasının onu sevmediğini, beğenmediğini düşüneceğimizi zannederek biraz mahcup oluyor, utanıyor. Bazen de bu korkunç(!) eksiklik karşısında gözleri de yaşarıyor.

İşin kafa karıştırıcı olan bir diğer tarafı ise, aynı kadınlara, “kocanızdan hangi romantik davranışları bekliyorsunuz?” diye sorulduğunda verdikleri cevabın birkaç kelimeyi geçmemesidir:  “Mum ışığında yemek yenmesi, çiçek alınması, sürpriz yapılması” gibi talepler.

Bu tablo karşısında, bir erkek bakış açısıyla, ilk bakışta şaşırmamak elde değil. İçinizden, “bunun için mi bu kadar üzülüyorsun? Allah, akıl, mantık versin” diyesiniz geliyor.

Bu konuda değil erkekler, hemcinslerini iyi tanıdığını söyleyen birçok kadın terapist veya psikolog da aynı görüşte. Onlar da ya kadınları suçluyor, ya da “erkekler asla romantik olmazlar”, diyerek kadınların beklentilerini düşürmeye çalışıyorlar. Ayrıca romantizmi, dine aykırı bulanlar olduğu gibi, Batı kültürüne ve maneviyat eksikliğine bağlayanlar da oluyor.

Bir hanım yazarımız “Peygamberimizin Hz. Hatice’yi Hira dağında mum ışığında yemeğe davet ettiğini duyan var mı? Ya eşiyle el ele tutuşup, Mekke sokaklarında yürüyüş yaptıklarını?” diyerek, hanımların romantik davranış beklentilerini İslami olmadığını vurguluyor.

Bir diğer hanım yazarımız,  “Televizyon sayesinde, kadınlar, dizi kahramanı gibi bir erkekle yaşamak istiyorlar. Bunu bulamayınca kocalarını dizi kahramanlarına benzetmeye çalışıyorlar,” diyor.

Şüphesiz her iki yazarın söylediklerinde de haklılık payı var.  Dizilerin de, Amerikan filmlerinin de, tüketim kültürünün de, hatta günümüz kadınlarının evlilikten duygusal beklentilerinin de etkisi var.

Ancak… Konu göründüğü kadar basit değil!

Bu sorunu hafife almak, kadınların sitemlerini durdurmayacağı gibi beklentilerini de değiştirmez. Dolayısıyla evlilik huzuruna da bir katkı sunmaz.

Burada önce şuna açıklık getirelim: Romantizm deyince ne anlıyoruz?

Her ne kadar kadınlar “romantizm” deyince, mum ışığında yemek yenmesini veya çiçek alınmasını dile getiriyorlarsa da kast ettikleri başka bir şeydir.  Bunları dile getirmelerin nedeni, medyanın etkisi ile akıllarına sadece bunlar geldiği içindir.

Onların istediği gerçek romantizm, “eşlerinden özel ilgi görmektir” Onlara karşı daha duygusal bir eğilim içine girmeleridir. Aslında, kadın-erkek ilişkisindeki “romantizm ”in gerçek anlamı da budur.

Yani, duygusal ilgi, özel alaka, değer verme.

Şimdi “romantizm” olgusuna bu çerçeveden baktığımızda, evet, peygamberimiz şüphesiz Hz Ayşe’yi Hıra mağarasında mum ışığında yemek yemeye davet etmedi, amma… Ona her zaman “özel olduğu, kendisi için değerli olduğu duygusunu yaşattı.” Yani bu anlamda romantikti.

 Daha “romantizm” kavramı bile yokken, Osmanlı padişahlarının eşlerine gösterdiği romantik davranışlar, mektuplarında dile getirdikleri sözler, şiirler şimdiki dizi kahramanlarında bile yoktur.

Demek ki, önemli olan “özel ilgidir, değer vermek, değer görmektir”.  Gerisi, yani romantik davranış biçimi kültürden kültüre değişir. Mum ışığında yemek yemek, batı kültürünün duygusal ve manevi kültüründe olduğu için onlar tarafından “romantik” olarak kabul edilmiştir. Uzak doğuda bu farklıdır, Ortadoğu’da farklı. Bazı kültürlerde romantik davranış kadına bir papatya çiçeği hediye etmektir, bazı kültürlerde altın veya benzeri hediyeler. Veya kalbi okşayacak sözlerdir.

İşte burada medyanın ve batı kültürünün olumsuz etkisinden söz edebiliriz. Dizilerin ve de tüketim kültürünün, kadınların gerçekçi olmayan romantik beklentilerini artırdığını söyleyebiliriz. Gerçek hayatta erkeklerin dizilerdeki romantik erkeklere pek benzemediği konusunda kadınları ikna edebiliriz.

Erkeklere de, “romantik olmak için mum ışığında yemek yemek zorunda değilsiniz. Zaten bu her zaman yapılırsa sıradanlaşır, romantik olmaktan çıkar. Önemli olan romantizmi, belli ritüellere bağlamak yerine, eşlerinize olan  sevgi, aşk ve şefkatinizi farklı yollarla sürekli hale getirmenizdir. Sosyal ve ekonomik durumunuza uygun hediyelerle, tatlı sözlerle eşlerinize, onların sizin için özel olduğu duygusunu verebilmenizdir”, diyebiliriz.

Eminim, eşinden gerekli değeri gören ve “özel olduğunu” hisseden hiçbir kadın;“ eşim romantik değil” diye şikâyet etmeyecektir. En azından mum ışığında yemek yemediği için üzülmeyecektir.

Yine çok iyi inanıyorum ki, erkekler her ne kadar, yaratılışları gereği kadınlar  kadar ince düşünmeseler de, onların bu duygusal beklentileri konusunda biraz daha dikkatli olacaklardır.