CİSED, Kadınlarda 40 Yaş Sonrası Seks Yaşamına Dair Yanlış İnanışları Açıkladı...

05 Temmuz 2017

CİSED GENEL BAŞKANI PSİKOTERAPİST CEM KEÇE: “İLERLEYEN YAŞLAR, KADIN VE ERKEĞİN ‘AŞKIN SEKS’İ DENEYİMLEYEBİLECEKLERİ YAŞLARDIR!”

Kadın cinselliği konusunda 40’lı yaşlardan sonraki seks yaşamıyla ilgili pek çok yanlış inanış vardır. Ne yazık ki yanlış bilgiler hem bu yaş dönemindeki kadınları hem de partnerlerini mutlu ve doyurucu bir cinsel yaşamdan mahrum bırakabilir. Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) cinsel terapistleri, kadınların 40 yaş sonrasındaki cinsel yaşamları hakkında doğru olduğuna inanılan ama aslında tümüyle yanlış olan inanışlardan en yaygın olanlarını açıkladı:

CİSED Genel Başkanı Psikoterapist Cem Keçe, Einstein’ın “Önyargıları parçalamak, atomu parçalamaktan zordur,” sözünü vurgulayarak kadın cinselliği konusundaki önyargıların insanları yanlış yönlendirdiğini belirtti. “Cinsellik başlı başına bir tabu olarak görüldüğü için hurafelerin (cinsel mitlerin) çok fazla olduğu bir konudur. Özellikle seks ve kadın sözcükleri yan yana geldiğinde söylenenlerin hangisinin doğru, hangisinin yanlış olduğunu ayırt etmek çok zordur,” diyen Keçe, bu konudaki önyargıların çoğunun 40’lı yaşlardaki kadınların cinsel yaşamları hakkında olduğuna dikkat çekti ve bu konuda doğruymuş gibi düşünülen yanlış inanışları sıraladı:

1. Cinsel istekleri azalır.

Yaşam gelişim ve değişimin sürekli olduğu bir süreçtir ve her yaş vücuda bazı farklılıklar getirir. 40’lı yaşlardan itibaren kadınların vücutlarındaki en önemli değişim hormonlarla ilgilidir. Değişen hormon seviyeleri belli bir miktarda cinsel istek kaybına neden olsa da aslında cinsel isteğin azalmasına etki eden en önemli faktör kadınların bu yaş döneminde cinsellik yaşamaya dair olumsuz algılarının yol açtığı psikolojik nedenlerdir.”

2. Kendilerini seksi hissetmezler.

“Kadınlar yıllar geçtikçe vücutlarıyla daha barışık olur ve cinsel isteklerini daha rahat gösterirler. 40’lı yaşlardaki bir kadın yaşamda ulaştığı olgunluğu ve deneyimleri cinsellik açısından da kazanır. Cinsel deneyim ve doyum açısından zirve noktaya çıkar. Cinsellik onun sarayı, o da sarayın kraliçesidir. Cazibesini kullanarak partnerini nasıl baştan çıkaracağını bilmenin keyfini yaşar. Cinsel yaşamındaki yasakları kaldırır, fanteziler kurar ve cinselliğin tadına varır.”

3. Cinsellikten haz almazlar ve orgazm olamazlar.

“40’lı yaşlardan sonra kadınlar genellikle orgazm taklidi yapma ihtiyacı duymadan gerçek orgazmı yaşarlar. Çünkü cinsel açıdan özgürleşirler. Bu özgürleşme doğurganlığın sona ermesi, hamile kalma endişesi olmadan ve doğum kontrol yöntemleriyle uğraşmadan özgürce seks yapabilme anlamına gelir. Kadının hamile kalma riski olmadan cinselliği yaşayabilmesi, cinsel isteğini arttırıcı, boşalma veya orgazm olmasını kolaylaştırıcı bir etki yaratır. Ayrıca, kadının iş, kariyer, aile, çocuklar gibi konularda belirli bir yaşam olgunluğuna erişmiş olması, sorumluluklarının ve kaygılarının azalması, kendine ve cinselliğe odaklanabilmesine olanak verir ve cinsellikten daha çok haz almasını sağlar.”

4. Menopoz döneminde cinsellik biter. 

“Menopoz genel anlamıyla kadının yumurtalıklarında yumurta üretiminin durmasıyla âdetin kesilmesi ve doğurganlık özelliğinin sona ermesidir. Bu dönemde olduğu düşünülen cinsel istek azalması, vücutta gerçekleşen biyolojik değişikliklerden çok, kadınların menopozu bir hastalık olarak görmeleri ve her şeyin bittiği şeklindeki yanlış inanışları yüzünden ‘eksik kadınlık, değersizlik, hastalıklı olma’ gibi duyguların hâkim olduğu depresyon ya da anksiyete belirtileri nedeniyle ortaya çıkar. Bu ruh hali içindeki kadının kendini kadın gibi değil, hasta gibi hissederek cinsel çekiciliğinin kalmadığını düşünmesi, partneri tarafından beğenilmeme kaygısı, cinselliği haz alacağı bir deneyim yerine, görev olarak görmesi kendisini de partnerini cinsellikten uzaklaştırabilir. Mevlana’nın dediği gibi; ‘Düşüncen konuşmana, konuşman hareketine, hareketin kaderine yansır; güzel düşün, güzel yaşa,’… ”

5. Cinsel birleşme acı verir. 

Kadınlarda ilerleyen yaşlarda östrojen hormonu seviyesindeki düşüşe bağlı olarak vajinadaki kayganlık ve esneklik azalabilir. Bu durum, özel kayganlaştırıcı jellerle sorun olmaktan çıkar. Ayrıca 40 yaş sonrası cinsel olarak aktif olan kadınlarda bu etkilerin daha az olduğu bilinmektedir.”

CİNSELLİK HER YAŞTA VARDIR

Keçe, kadın-erkek ilişkisinin niteliğinin artmasının yaşayacakları cinselliğin de daha nitelikli olması anlamına geleceğini belirterek cinselliğin, çiftlerin birbirlerine karşı sevgi ve bağlılıklarını ifade etme yollarından biri olduğunun altını çizdi ve şunları ekledi: “İlerleyen yaşlar kadın ve erkeğin ‘aşkın seks’i deneyimleyebilecekleri yaşlardır. Aşkın seks, cinselliği cinsel mitlere inanmadan, cinselliği ayıp, günah ve suç olarak düşünmeden yaşamaktır. Aşkın seksin dört özelliği vardır; beden ile yapılır, bir manası vardır, güzellikler sunar ve daha çok güzellikler doğurur, yani bir şeyler üretir. Seks yapmanın; rahatlamış ve gevşemiş bir halde, sevişmenin ve dokunmanın verdiği hazza odaklanarak, herhangi bir performans hedefi koymadan haz alıp haz verebilme, ruhu ve bedeni bir armağan gibi paylaşabilme, kimseyi tatmin etme zorlantısına girmeden, ne olursa olsun bir şekilde boşalabilme bilim ve sanatı olduğu inancını doğurur. Çünkü insanlar hayatta, aşkınlık algısı içinde büyürler ve yaşlanırlar. İlk önce genç vücutların güzelliğinden etkilenirler, daha sonra güzelliği bütün vücutlarda görürler. İşte böylece ruhun güzelliğini görmek mümkün olur. Daha sonra da düşüncelerdeki güzelliğe ulaşılır ve tüm güzellikler fark edilir.”