Binalarımız Seks Yapılmasına Uygun Değil

28 Mayıs 2014

Yaz geldi, inşaat ve tadilat sezonu açıldı... Yeni binalar deprem yönetmeliğine uygun planlanıyor, eski binaların fiziki görünümlerini iyileştirecek dönüşümler yapılıyor, bina cephelerinin birbirine uyumlu renklere boyanmasından, klima yerlerinin düzenlenmesine kadar pek çok yeniliği içerecek projeler hayata geçiyor, binaların hem görüntüsü güzelleşiyor hem de evlerin değeri artıyor amabinalar seks yönetmeliğine uygun yapılmıyorhala cinsel mahremiyete uygun değiller... Çiftler özgürce, çığlık atarak sevişemiyor. Çünkü binaların iç ve dış yapısında kullanılan malzemelerin gösterişli olduğu kadar kullanışlı olması önemli ama daha çok önemli olan ev ergonomisi, duvarlara ve kapılara ses yalıtımı, ebeveyn banyosu gibi özel yaşam alanlarının mahremiyete uygun yapılması konuları göz ardı ediliyor. Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği Genel Başkanı Psikoterapist Cem Keçe; keyifli ve mutlu bir cinsel yaşam, toplumsal huzur, güzel partner ilişkileri ve sağlıklı çocuk gelişimi için iskân kanunlarında ses yalıtımı ve ebeveyn banyosu yapımının zorunlu kılınmasını tavsiye etti.

CİNSEL MUTLULUK İÇİN EV ERGONOMİSİ ÇOK ÖNEMLİ…

Ev ergonomisinin sağlıklı ve mutlu bir cinsel yaşama uygun düzenlenmesi gerektiğini savunan Psikoterapist Keçe; "Oturma odası gibi kullanılan salonlara açılan yatak odası kapıları günümüz inşaat sektöründe her ne kadar maziye karışsa da, hala yapılan konutların pek çoğu çiftlerin sağlıklı, doyumlu ve doyurucu bir cinsellik yaşaması için uygun değil. Ülkemizde “hayalinizdeki ev” diye dillendirilen konutların neredeyse çok azında çiftler arzuladıkları cinselliği yaşayabiliyor. Bu nedenle fiziksel çevrenin insanlarla uyumlu olması gerekiyor. Çiftin fiziksel sağlığını etkilediği kadar, ruh sağlığını, dolayısıyla mutluluğunu ve partner ilişkilerini de etkileyen önemli bir faktör olan ev ergonomisinin mutlaka cinsel yaşama uygun düzenlenmesi gerekiyor. Çünkü cinsellik özgürce yaşandığında zevk verebiliyor, birbirine dokunan ve arzuları doğrultusunda cinsel beklentilerini sakınarak değil, aksine zevk alarak gerçekleştirebilen çiftlerin ilişkisi diğerlerine nazaran daha uzun ömürlü olabiliyor" dedi.

SES YALITIMI VE EBEVEYN BANYOSUNUN YENİ BİNALARDA ZORUNLU KILINMASI GEREKİYOR...

Mahremiyet algısının önemine değinen Psikoterapist Keçe; "Sağlıklı, mutlu ve uzun ömürlü bir cinsel yaşam için çiftin özgürlüğünü ve özelini betimleyen mahremiyet oldukça önemli bir ihtiyaç... Mahremiyet olmadan sağlıklı bir birey, ebeveyn ya da karı-koca olunamıyor. İnsanlar farklı psikolojik ihtiyaçlarından dolayı seks yapabiliyor. Karşı cins tarafından beğenilmek, arzulanmak, tercih edilmek kişinin içinde var olan güvensizlik ve değersizlik duyularının tatmin edilmesine yardımcı olabiliyor. Bununla birlikte, bireyin arzu, istek ve beklentilerinin gerçekleşebilmesi çiftin daha mutlu, sorumlu, başarılı, sıcak, samimi ve iyi birer ebeveyn olabilmesini sağlıyor. Bu nedenle T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Türkiye Müteahhitler Birliği’nin mahrem bir cinsel yaşam için binalarımıza yeni standartlar getirmesi önem taşıyor. Özellikle yatak odalarının duvarlarında ve kapılarında ses yalıtımının olması ve ebeveyn banyolarına yer verilmesi üzerinde düşünülmesi gereken önemli bir konu... Çiftlerin cinselliği gerektiği gibi yaşayamaması cinsel işlev bozukluklarına neden olabileceği gibi, partnerlerin birbirinden uzaklaşmasına, cinsel ilişkiye girmekten kaçınmalarına hatta boşanmalara bile neden olabiliyor. CİSED olarak keyifli ve mutlu bir cinsel yaşam, toplumsal huzur, güzel partner ilişkileri ve sağlıklı çocuk gelişimi için iskân kanunlarında ses yalıtımı ve ebeveyn banyosu yapımının zorunlu kılınmasını tavsiye ediyoruz" dedi.

ÇOCUKLAR DUYDUKLARI SESLERİ YANLIŞ ALGILAYABİLİYOR...

Çocuklar duydukları sesleri yanlış algılayabildiklerini söyleyen Psikoterapist Keçe; "Ebeveynlerin cinsel aktivitede bulunurken çıkardıkları normal ama çocuklar üzerinde olumsuz etkilere yaratabilecek olan sesleri, çocukların erken yaşta cinsellikle tanışmalarına mehil vereceği gibi, cinselliğe olan ilgi ve meraklarının artmasına da ortam hazırlayabiliyor. Gereğinden önce öğrenilen cinselliğin keşfedilmeye çalışılması, çocuğun cinsel içerikli davranışlar sergilemesine ve arkadaş ortamlarında cinsel keşiflerde bulunmasına neden olabiliyor. Bu tür davranışlar, ebeveynler tarafından anlık verilen bilinçsiz tepkilerle birleştiğinde, küçük yaştaki çocukların cinselliği ayıp ve yasak olarak algılamasıkötü ve yapılmaması gereken bir aktivite olarak öğrenmesi gibi istenmeyen tablolarla karşılaşılabiliyor ve bu tablo gelecekte cinsel işlev bozukluklarına zemin hazırlayabiliyor. Bununla birlikte, ebeveynler tarafından çıkarılan cinsel içerikli sesler küçük çocuklar tarafından yanlış anlamlandırılabiliyor, babalarının annelerine kötü bir şey yaptığını düşünebiliyorlar ve babalarına karşı öfke duyabiliyorlar. Son olarak mahremiyet duygusunun küçük yaştaki çocuklara aşılanamaması, sağlıklı cinsel kimlik gelişimini olumsuz etkileyebileceği gibi çocukların istismara uğramasına da neden olabiliyor" dedi.