2 Kadýndan Biri Þiddet Görüyor...

25 Kasým 2011

Cinsel Saðlýk Enstitüsü Derneði’nin 3 yýl boyunca yaptýðý saha çalýþmalarý korkunç bir gerçeði ortaya çýkardý. Türkiye'de her 2 kadýndan biri fiziki þiddet görüyor.

Uzmanlara göre, kadýna yönelik fiziksel þiddet, kadýnýn sadece bedenine deðil ruhuna da zarar veriyor. Yüzlerce, binlerce kadýnýn ayný gün içinde þiddetin çeþitli þekillerine maruz kaldýðýna dikkat çeken uzmanlar, sadece Türkiye'de deðil dünyada da pek çok kadýna uygulanan fiziki þiddetin, kadýnlarýn cinsel yaþamlarýnda da derin yaralar açýðýnýn altýný çiziyor.

''25 Kasým Kadýna Yönelik Þiddetle Mücadele Günü"ne iliþkin deðerlendirmelerde bulunan Cinsel Saðlýk Enstitüsü Derneði (CÝSED) Genel Baþkaný Cem Keçe, Türk kadýnýnýn yüzde 80'inde cinsel iþlev bozukluðu gözlendiðini açýkladý. Kadýnlarýn cinsel sorunlarýnýn altýnda yatan en önemli nedenlerin baþýnda þiddetin olduðunu vurgulayan Keçe, þiddet uygulanan kadýnýn, psikolojik olarak hasar gördüðünü, kendine olan güveninin sarsýldýðýný ve özgüvenini kaybettiðini söyledi.

Psikoterapist Keçe, konuyla ilgili þunlarý kaydetti:

"CÝNSELLÝK 'KADINLIK GÖREVÝ' DEÐÝLDÝR"

"Eþinden veya partnerinden kötü muamele, fiziksel þiddet gören, iliþkisinin cinsellik dýþýndaki alanlarýnda paylaþým hissetmeyen, cinsel ve duygusal iliþki ile ilgili beklentileri karþýlanmayan kadýnlarda cinsel isteksizliðe, cinsel tiksinti bozukluðuna, aðrýlý cinsel iliþki olarak tanýmlanan disparoniye, sekonder vajinismusa, orgazm olamamaya ve cinsel uyarýlma bozukluklarýna sýkça rastlanýyor. Bu nedenle cinsel uyarýlma yaþayamayan kadýn cinselliði haz almadan yaþar, aðrý duyar, yeterince uyarýlamaz ve orgazm olamaz. Cinselliði istedikleri bir þey olarak deðil, “kadýnlýk görevi” olarak algýlayan ve fiziksel þiddet gördükleri halde evliliklerini devam ettirmek için kendilerini eþleriyle cinsel iliþki kurmak zorunda hisseden kadýnlarýn mutlu ve saðlýklý bir cinsellik yaþamalarý mümkün deðildir."

"YASA YAPMAK YETMEZ, UYGULANMALI"

CÝSED Genel Baþkaný Cem Keçe, TBMM Genel Kurulu'nun, "25 Kasým Kadýna Yönelik Þiddetle Mücadele Günü" öncesinde, Kadýnlara Yönelik Þiddet ve Aile Ýçi Þiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Ýliþkin Avrupa Konseyi Sözleþmesinin Onaylanmasýnýn Uygun Bulunduðuna Dair Kanun Tasarýsý'nýn yasalaþmasýndan duyduðu memnuniyeti dile getirdi. Türkiye'nin bu sözleþmeyi parlamentosunda imzalayan ilk ülke olmasýnýn gurur verici bir geliþme olduðunu dile getiren Psikoterapist Keçe, "Ancak mesele kanun çýkarmak deðil uygulamaktýr. Biz hükümetimizin, kanunun gereklerini yerine getirmede de ayný hassasiyeti göstermesini bekliyoruz" ifadesini kullandý.

"KADINLARIMIZIN YARISI FÝZÝKSEL ÞÝDDETE MARUZ KALIYOR"

CÝSED Genel Sekreteri Psikolog Serap Güngör ise kadýnlarýn canýnýn ve yüreklerinin acýdýðýna dikkat çekti.

Psikolog Güngör þunlarý kaydetti:

"Son 3 yýldýr yaptýðýmýz saha araþtýrmalarý ve anket çalýþmalarý sonucunda kadýnlarýmýzýn yarýsýnýn fiziksel þiddete maruz kaldýðýný tespit ettik. Kadýnlarýmýzýn birçoðunun tokatlama, yumruk atma, tekmeleme ve itip kakmayý fiziksel þiddet olarak sýnýflandýrmadýðýný fark ettik. En üzücü olaný da “dayak cennetten çýkmadýr, dayaðý yiyen, dayaðý hak eder” mantýðýnýn genel bir kabul olarak zihinlere yerleþmiþ olmasýdýr. Sebebi her ne olursa olsun kadýna þiddet son bulmalý, anaokulundan itibaren cinsel eðitim verilmeli, evlenmeden önce anne-baba ve eþ eðitimleri zorunlu hale getirilmeli, kadýna yönelik þiddet konusundaki cezai yaptýrýmlar artýrýlmalý ve sosyo-kültürel çalýþmalara aðýrlýk verilmelidir. Çünkü kadýnlar sevilmek ister, dövülmeyi ve aþaðýlanmayý deðil. Ancak bu þekilde bir kadýnlar, kendilerini tekrar cazip, deðerli ve beðenilir olarak görebilirler."